Sodexo Türkiye CEO’su Ahmet Zeytinoğlu; “Aklımla düşünüp, kalbimle karar veririm”

Sodexo Türkiye, Müşterilerine Özel Stratejiler Geliştiriyor

Aralık sayımızda ağırladığımız Sodexo Türkiye CEO'su Ahmet Zeytinoğlu, şirketin sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda geliştirdiği yenilikçi hizmetlerden bahsetti.

Okumak için

Son Haberlerimizi Okuyun

  • Eggplant

    Bitkisel Beslenme Hem Sağlığı Hem De Doğayı Koruyor

    Dünyada Vegan ve İngilizcede Ocak ayı anlamına gelen January sözcüklerinin birleşimiyle bir araya gelen Veganuary, küresel bir vegan beslenme akımı. 2014 yılından bu yana Ocak aynı boyunca bitki bazlı ve vegan beslenmeyi destekleyen bu girişimin amacının yıl boyunca da bu beslenme şeklini devam ettirmek olduğunu paylaşan Sodexo Entegre Hizmet Yönetimi Sağlıklı Yaşam Yöneticisi ve Diyetisyen Sibel Mumcu, " Bitki bazlı beslnemeyi tercih edenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Bu beslenme türü sağlık açısından olduğu kadar çevre ve sürdürülebilirlik açısından da çok önemli. Sodexo olarak 2040 yılına kadar çevreye net sıfır zarara ulaşmayı ve ana yemeklerin yüzde 70'ini düşük karbonlu yiyeceklerden oluşturmayı hedefliyoruz" dedi. Veganuary akımının daha iyi bir yaşam ve sürdürülebilir beslenme için adım atmak isteyen herkese değişim adına iyi bir fırsat sunduğunu belirten Sodexo Entegre Hizmet Yönetimi Sağlı Yaşam Yöneticisi ve Diyetisyen Sibel Mumcu " Bitki bazlı beslenme; et, yumurta ve süt ürünleri gibi hayvansal gıdaların tüketimini azaltıp, bunun yerine meyve, sebze, kuru baklagil, tam tahıllar, yağlı tohumlar, mantar ve baharatlara ağırlık veren bir yaklaşım benimsemek anlamına geliyor" diye konuştu. Vejetaryenlık ve Veganlık Karıştırılıyor Vejetaryenlık ile veganlığın çoğu zaman karıştırılduğunu söyleyen Sibel Mumcu, "Vejetaryenler canlı hayvanların besin amacıyla öldürülmesini kabul etmezler ancak süt ürünleri ve yumurt gibi hayvanların öldürülmesine yol açmayan gıdaları tüketirler. Veganlar ise hayvanların insanlar tarafından herhangi bir şekilde sömürülmesine karşıdır. Bu nedenle hayvanların kullanıldığı gıdaları, giysileri ve diğer yan ürünleri kullanmayı reddederler. Ayrıca hayvanlar üzerinde test edilen kozmetik ve temizlik ürünlerini tercih etmez, hayvanların kullanıldığı eğlence türlerini desteklemezler. Hayatlarının her alanını bu felsefeye göre şekillendirirler" ifadelerini kullandı. Sodexo menülerinin üçte birini bitki bazlı besinlerden oluşuyor. Sodexo'nun bitki bazlı dengeli yemek seçeneklerinin sağlıklı yaşam ve çevresel faydaları konusunda farkındalık oluşturmak için Veganuary akımını desteklediğini söyleyen Sibel Mumcu, "Sodexo olarak 2040 yılına kadar çevreye net sıfır zarara ulaşmayı taahhüt ettik. Bu hedef doğrultusunda da menülerimizdeki ana yemeklerin yüzde 70'ini düşük karbonlu yiyeceklerden oluşturmayı amaçlıyoruz. Bu sürdürülebilirlik hedefine ulaşmak için de yemek içerikleri ve menülerimizin 3'te 1'ini bitki bazlı besinlerden oluşturuyoruz. Geliştirdiğimiz lezzetli ve besleyici vegan ve vejetaryen yemek çeşitleriyle daha fazla tüketicinin bitki bazlı yemek deneyebilmesine de imkan sunmuş oluyoruz. Böylece hem sağlığı hem de doğayı korumaya destek veriyoruz" diye konuştu.
  • Sodexo Türkiye CEO’su Ahmet Zeytinoğlu; “Aklımla düşünüp, kalbimle karar veririm”

    Sodexo Türkiye CEO'su Ahmet Zeytinoğlu: Sodexo Gibi İnsan Odaklı Bir Firmada Olduğum İçin Şanslıyım

    1966 yılında kurulan Sodexo, yaklaşık 450 bin çalışanı ile uluslararası bir firma olarak faaliyetlerine devam ediyor. Ülkemizdeki faaliyetlerine ise 1992 yılında başlamış. 32 yıllık bu sürenin 10 yılında şirketin başında olan Ahmet Zeytinoğlu, makine mühendisi olarak başladığı iş yaşamını üretim, perakende, hızlı tüketim sektörlerinde devam ettirirken 2014 yılında Sodexo’ya katılarak şirketin başarılı çalışmalarına katkı sağlamış. Sodexo’nun insan odaklı bir firma olduğunu ve kendisini bu firmanın bir parçası olarak hissetmesinde bu yaklaşımın önemli bir paya sahip olduğunu ifade eden Sodexo Türkiye CEO’su Ahmet Zeytinoğlu, ile insana dokunan tesis yönetimi sektörünü incelediklerini konuştuk. Sodexo’nun çalışmalarında farklı kalan yapısı ile ilgili sizden bir değerlendirme alabilir miyiz? Sodexo, kurucusunun da vizyonu çerçevesinde çalışanları aile olarak gören ve bunu hissettiren bir şirket. Biz burada büyüme derken bile maddi anlamda değil, şirketin sosyal bir merdiven, sosyal bir asansör olarak kurulması ve büyümesini de bu yönde yapmasından bahsediyoruz. Bunu yıllar önce Sodexo’nun kurucusunu satın Pierre Bellon ile tanıştığımda kendi ağzından da dinleme şansım olmuştu. Dedi ki ben 1986 yılında Fransa’nın en zengin 3 kişisinden biriydim. Para benim için sorun değil. Ben Sodexo’yu öyle bir büyüme stratejisi üzerine kurdum ki, Sodexo büyüdükçe şirkette çalışan insanların da sosyal olarak gelişimi de sağlansın. Mesela bir tane bulaşıkçı ile başladık. Bulaşıkçı aşçı olacak, Aşçı başı, işletme şefi olacak. İşletme şefi, işletme müdürü olacak. Direktör CEO olacak. Böylelikle çalışanın şartları ve sosyal ve maddi şartları gelişecek. Gerçekten de, Sodexo Globalde 35-40 senedir çalışan insanlar var. Bizde de durum tam aynı; Türkiye’de kurulduğumuz 1992’den 1993’ten beri bizimle çalışan arkadaşlarımız var. Bu çok mutluluk verici. Sektör bu açıdan zor bir sektör mü? Sektörün, çalışanların memnuniyet oranı, ortalama olarak yüzde 40-45’lerdedir. Bizde ise bu oran yüzde 76,6. Ben Sodexo’da ilk başladığım ilk ay, Global CEO’muz ile görüşme şansım oldu. Sohbetimiz sırasında bana iki tavsiyede bulundu. Birincisi ‘Şeffaf ol, yalnız değilsin, problemin sana büyük gözükebilir, bizimle paylaşırsan küçülür, biz bir aileyiz’ dedi. İkincisi ise ‘Sodexo büyük bir aile, senin de uzun dönemli çalışma isteğin varsa dostlar edin’ dedi. Bu şirket kültürünü yaşattığımızı rahatlıkla söyleyebilirim. Bir derdimiz olduğunda çözüm için şirkette mutlaka birini bulabiliyorsun. Biz de Türkiye’de aynı politikayı her noktada uyguluyoruz. Diğer taraftan, kadın erkek eşitliği bizde çok önemlidir. Kadınlar Sodexo’da daha eşittir. Kadın çalışan oranımızı son 10 yılda yüzde 30’lardan yüzde 48’e çıkardık. Bu konuyla ilgili sosyal sorumluluk projelerine de önem veriyoruz. Sektördeki kadın aşçı sayısını artırmak üzere yola çıktık ve Gelecek Atölyeleri projesini hayata geçirdik. Bugüne kadar 3 bin 500 kız öğrenciye destek olduk. Aidiyet hissedilen bir şirkette olmak oldukça anlamlı, diğer taraftan şirketin işleyişiyle ilgili hususlar gündeme gelmiyor mu? Onları zaten yapıyoruz. Şirket son 10 senede yaklaşık 5 kat büyüdü. Yaptığımız işi iyi yapıyoruz. Müşteriye doğru anlatıyoruz ve hep sahadayız. Mesela ben bile ayda 5000 km yolculuk yapıyorum. Bu hem müşteriye, hem de çalışana ciddi güven sağlıyor. Markamız çok değerli bir marka. Bunun bilinciyle çalışıyoruz. Sektörünüz ile ilgili neler söylemek istersiniz? Bu andaki piyasanın yüzde 50’si outsourced. Sektör büyüklüğü 10 milyar dolar olarak ifade edilebilir. Türkiye’de herkes bizi yemek kartı ile biliyor. Ama o firma Pluxee oldu. Şu anda tamamen ayrıyız. Bu çerçevede siz neler yapıyorsunuz derseniz; toplu yemek, teknik bakım, resepsiyon, arıtma, temizlik ve bina yönetimi başta olmak üzere yaklaşık 100 hizmet veriyoruz. Müşterilerin bu hizmetleri tek bir yerden alabilmeleri onlara çok büyük bir avantaj sağlıyor. Mesela 10 tane değişik hizmete ihtiyacınız var. O 10 tane ihtiyaç için 3 tane teklif almanız lazım. Bu 30 tane teklif demek. Biz 30 tane teklifi tek teklifle müşterimizin önüne koyabiliyoruz. Bir de şöyle bir şey var. İşletmelerde kesişim alanları çok fazla. Mesela mutfağın temizliğini kim yapacak? Temizlik firması mı yapacak? Mutfak elemanları mı yapacak? Ya da resepsiyon ve bazı işletmelerde resepsiyona görevi veriyor. Temizlikçileri de takip et görev veriyor. Bunun gibi birçok durum var. Biz bir tane muhatapla her şeyi sunuyoruz. Sizi sektörde rakiplerinizden dışarıda ayrıştıran şey nedir? Gerçek hizmet açısından, gerçek lezzet ve menüler açısından gerçekten de sosyal sorumluluk projelerimiz açısından ayrıştığımızı söyleyebilirim. Sosyal sorumluluk projelerimize ve sürdürülebilirlik çalışmalarına çok önem veriyoruz. Sürdürülebilirlik çalışmalarını bir bütünle yapmak çok önemli. Biz bu konuda teknolojiyi kullanıyoruz. Yani bizim bir mutfağa girdiğiniz anda bir tane programımız var. Oradan dataları aldığınız anda mutfakta bir yılda harcanmış ne kadar karbon ayak izi var görebiliyorsunuz. Sizin yerinde hizmet verdiğinizi söyleyebilir miyiz? Söyleyebiliriz, biz ihale sonrası yerinde üretim için gerekli her temini edindikten sonra gerekli ekipmanları varsa kullanıyoruz yoksa onları da temin ederek hizmet vermeye başlıyoruz. Yani taşıma yemek yapmıyoruz. Çünkü hem lezzet açısından hem kalite açısından bu yaklaşımımız çok iyi. Müşteri bir defa hangi ürünü kullandığımı 7 gün 24 saat gelip denetleyebiliyor. Bir de ben müşteriye özel üretim yapıyorum. Bu işin ana gövdesi yemek diyebilir miyiz? Yüzde 65’inin yemek hizmeti, yüzde 30 bina yönetimi, yüzde 5 ise teknik bakım hizmeti söyleyebilirim. Sektörde yeni hizmet alanları ortaya çıkıyor mu? Dünyada özellikle yaşlı bakımı ihtiyacı var. Avrupa ülkeleri ortalama gayrisafi milli hasılasının ciddi bir oranını bu alana ayırıyor. Biz Sodexo olarak bu hizmeti veriyoruz. Ama Türkiye’de başlamadık. Avrupa’da varız, Amerika’da varız, İspanya’da çok güçlüyüz, İtalya’da çok güçlüyüz. Türkiye’deki yaşlı oranı hızlı bir şekilde artmaya başladı. Türkiye’de de yakın zamanda veya orta vadede mutlaka girmek gerekiyor. Çünkü çok büyük bir ihtiyaç var. Şimdi ortalama Avrupa ülkesinin gayrisafi milli hasılasının yüzde 9’unu, yaşlı bakımına harcıyor. Biz de önümüzdeki dönem yaşlı bir nüfus bekliyor. Türkiye’de de şu anda öyle bir ihtiyaç var. Sektörü değerlendirirken ülkeden ülkeye farklılıklar konusunda birkaç şey aktarmak ister misiniz? Ülkeden ülkeye şöyle değişiklikler oluyor. Mesela Türkiye’deki menü ve gastronominin Avrupa’nın toplamından fazla olduğunu biliyoruz. Bizde Akdeniz mutfağı var, Ege var, Karadeniz var, Mardin var, Antakya var, Antep var. Bunların bir tanesini aldığınız zaman ortalama bir Avrupa’daki ülkeden çok daha fazla çeşit olduğunu görürsünüz. Osmanlı mutfağı var. Sivas mutfağı var. Kastamonu mutfağı var. Kars mutfağı var. Dolayısıyla bence Türkiye’de bu işi yapmak çok daha uzmanlık istiyor. Avrupa’da ise daha çok perakende hizmet var. Temizlik alanında da hizmet kalitesinin ülkede hızla arttığına şahit oluyoruz. Konu ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz? Hizmet kalitesi arttığı gibi, verimli bir şekilde bu hizmetlerin verildiğinden de bahsedebiliriz. Şirket olarak bu hizmeti verirken verilerden yararlanarak hangi alanın ne kadar sürede temizlenmesi ve nasıl temizlenmesi gerektiğine karar verebiliyoruz. Bu da müşterinin ihtiyaçlarını doğru şekilde sağlamamızı sağlıyor.
  • print_l_Kale and grilled peach salad with feta and blueberries 2

    Sürdürülebilir Gıda Barometresi: Küresel Farklılıklar ve Beklentiler Ortaya Çıktı 

    Sodexo ve Harris Interactive ikinci Uluslararası Sürdürülebilir Gıda Barometresi sonuçlarını açıkladı Her 4 kişiden 3’ü sürdürülebilir gıda konusuna olumlu bakıyor Dünyada 45 ülkede her gün 100 milyon insana dokunan Sodexo, Harris Interactive ortaklığında ikinci uluslararası sürdürülebilir gıda barometresinin sonuçlarını açıkladı. 7 binden fazla kişinin katılımıyla gerçekleştirilen bu araştırma, daha sürdürülebilir bir gıda sistemine geçişi hızlandırmayı amaçlıyor. Araştırmaya katılanların yüzde 74’ü sürdürülebilir gıda konusuna olumlu bakıyor. Ancak Batı ülkelerinde enflasyonist ekonomik koşullar, sürdürülebilir gıdaya yönelik heyecanı azaltma eğiliminde. Brezilya ve Hindistan gibi ülkelerde halkın 3’te 2’si sürdürülebilir gıdaya son derece olumlu bakarken, batı ülkelerinde bu oran yüzde 20-30 seviyelerinde kalıyor. Araştırma, tüm ülkelerde vatandaşların sürdürülebilir gıda konusunda oldukça olumlu bakış açısına sahip olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmaya katılan tüketicilerin üçte ikisi sürdürülebilir gıdanın yaşam kalitesini artırmaya katkı sağladığını düşünüyor. Sürdürülebilir gıdalar, daha sağlıklı ve dengeli olarak görülüyor. Tüketicilerin yüzde 47’si sağlık açısından sürdürülebilir beslenmeyi faydalı bulurken, yüzde 51’i çevreye olumlu etkisi olduğunu, yüzde 43’ü de biyolojik çeşitliliğin korunmasına katkısı olduğunu belirtiyor. Araştırmaya katılanların yüzde 42’si mümkün olduğunca sürdürülebilir besleniyor Sürdürülebilir gıda, Batı ülkelerinde enflasyonist ekonomi nedeniyle daha ölçülü olmasına rağmen daha çok heyecan yaratıyor. Sodexo’nun yaptığı araştırma tüketicileri sürdürülebilir beslenme alışkanlıklarını benimsemeye en çok teşvik eden üç temel faktörün fiyat, tat ve sağlık olduğunu ortaya koyuyor. Barometre, sürdürülebilir gıda konusunda üç ana tüketici profilini belirliyor. Araştırmaya katılanların yüzde 42’si “Kararlı” grup olup, mümkün olduğunca sürdürülebilir ürünler tüketiyor. Yüzde 44 olan “Kararsız” grup ise, sürdürülebilir ürünler mevcut olsa bile tercih etmekte tereddüt ediyor. Son grup ise 14 ile “Uzak Duran” grup olup, henüz sürdürülebilir ürünler tüketme eğiliminde değil. Sürdürülebilir gıdanın önündeki en büyük engel tat ve lezzet kaybı Tüm tüketiciler için fiyatın gıda ürünlerini seçmede birinci faktör olmaya devam ediyor. Tüketicilerin yüzde 73’ü fiyatı çevresel kaygıların önünde tutuyor. Üç grup için de tat, fiyatın hemen arkasından gelen önemli bir faktör olarak gıda seçiminde belirleyici oluyor. Sağlık da önemli bir unsur olarak öne çıkıyor: besin değeri ve ürün bileşimi, karar verme sürecindeki üçüncü ve dördüncü en önemli faktörler arasında yer alıyor. Sürdürülebilir gıdaya geçişin en büyük engeli, tat ve lezzet kaybı olarak öne çıkıyor. Kararlı tüketicilerin yüzde 47’si, kararsız tüketicilerin yüzde 68’i ve uzak duran tüketicilerin yüzde 70’i, sürdürülebilir bir ürünün, normal bir üründen daha az lezzetli olması durumunda bunu tüketmeye istekli değil. Sürdürülebilir ürün tüketiminde fiyat önemli Fiyat engeli de önemli bir faktör. Kararlı tüketicilerin yüzde 37’si, kararsız tüketicilerin yüzde 62’si ve uzak duran tüketicilerin yüzde 69’u, sürdürülebilir bir ürünün daha pahalı olması durumunda bunu tüketmeye istekli değil. Yaygın inançların aksine, en "Kararlı" vatandaşlar "Kararsız" ve "Uzak Duran" gruplarla neredeyse aynı sıklıkta et tüketiyor. Ancak "Kararlı" grup, et tüketimlerini azaltmayı düşünmeye daha yatkın ve özellikle kırmızı et konusunda bunu zaten yapmaya başlamış durumda. Araştırmaya katılanlar yemeklere beslenme bilgilerinin yazılması gerektiğini belirtiyor Tüketiciler için, yemek hizmeti tedarikçileri, daha sürdürülebilir beslenme alışkanlıklarına geçişin ana itici güçleri olarak görülüyor. Çiftçilerin ve gıda endüstrisinin ardından, yemek hizmeti tedarikçilerinin, daha sürdürülebilir beslenme alışkanlıklarına geçişte lider bir rol oynaması bekleniyor. Araştırma, güçlü bir teşvik ihtiyacı olduğunu da ortaya koyuyor. Kararlı tüketicilerin yüzde 47’si ve kararsız tüketicilerin yüzde 40’ı, sürdürülebilir ürünlerle tarif fikirleri paylaşmanın veya yemek tarifleri önerilerinin bireysel alışkanlıklarını değiştirmelerine yardımcı olacağına inanıyor. Ayrıca, kararlı tüketicilerin yüzde 46’sı ve kararsız tüketicilerin yüzde 37’si, ürün ve yemeklerde beslenme bilgilerini daha belirgin bir şekilde vurgulamanın gerekli olduğunu düşünüyor. Sodexo, daha sürdürülebilir beslenme alışkanlıklarına geçişi hızlandırmak ve tarladan tabağa kadar olan tüm değer zincirinde emisyonlarını azaltmak için bu etkenleri somut girişimlerle kullanmaya devam etmeyi hedefliyor. • Şeflerin yaratıcılığıyla ilham vermek: Barometre'nin ortaya koyduğuna göre, tarifler geçiş sürecinde önemli bir rol oynamaktadır. Sodexo, şeflerini ve ekiplerini, Modern Recipe, EAT, ThinkGreen, Vive Café gibi markaları aracılığıyla tüketicilere ilham veren yeni bitki bazlı yemekler yaratmaları konusunda eğitiyor. • Ürünler hakkında bilgi sağlamak: Etkili dijital çözümler aracılığıyla, sunulan yemeklerin çevresel etkisini göstererek tüketicileri yönlendirmektedir. • Gıda israfını azaltmak: 2024 yılı itibarıyla %77'si kadar alanında uygulanacak olan WasteWatch programı ile Sodexo, operasyonlarında gıda israfını gelecek yıl yarıya indirmeyi hedeflemektedir. • Yerel gıda ürünlerini ve sürdürülebilir tarım uygulamalarını teşvik etmek, tedarikçilerine karbon emisyonlarını azaltmalarında destek olmak ve tüm ekosistemini çevresel etkileri pozitif hale getirmek için harekete geçirmek.
  • Sodexo Türkiye CEO’su Ahmet Zeytinoğlu; “Aklımla düşünüp, kalbimle karar veririm”

    Sodexo Türkiye, Müşterilerine Özel Stratejiler Geliştiriyor

    Aralık sayımızda ağırladığımız Sodexo Türkiye CEO'su Ahmet Zeytinoğlu, şirketin sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda geliştirdiği yenilikçi hizmetlerden bahsetti. Zeytinoğlu, " Müşterilerimizin çevre ve sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda projeler geliştiriyor ve uyguluyoruz diyerek gelecekteki büyüme stratejilerini de Mall Report okurlarıyla paylaştı. Sodexo Türkiye olarak 30 yılı aşkın süredir devam eden başarınızı sağlarken iş süreçlerinize nasıl bir yaklaşım ve strateji entegre ediyorsunuz? Sodexo olarak bu alanda Türkiye'de sektörün kurucusuyuz. İlk günden itibaren globalden aldığımız güçle hizmet veriyoruz. Başarımız bir tesadüf değil. İşimizi çok severek yapmamızın ve çok çalışmamızın bir sonucu. Bugün, 100'e yakın farklı hizmet alanında faaliyet gösteriyoruz. Bu hizmetlerimizin arasında toplu yemek ve kafe hizmetlerimizden enerji yönetimine, teknik bakımdan temizlik ve bahçe bakımına kadar geniş bir hizmet yelpazesine sahibiz. Sodexo olarak dünyada her gün yaklaşık 100 milyon kişinin yaşamına dokunuyoruz. Sodexo olarak değişen dünyaya uyum sağlıyor, müşterilerimizin talepleri çerçevesinde hizmetlerimizi her geçen gün daha da geliştiriyoruz. Müşterilerimizin sürdürülebilirlik hedefleri çerçevesinde onlara özel stratejiler geliştiriyor. İnovasyona ve teknolojiye ciddi yatırımlar yapıyoruz. sektöre yön vermeye, hizmet ağımızı ve sunduğumuz hizmetlerin kalitesini sürekli olarak geliştirmeye devam ediyoruz. Sodexo'nun sunduğu hizmetler, iş dünyasında verimliliği artıran önemli unsurlar arasında yer alıyor. Bu hizmetlerin işletmelerin genel performansına katkıları hakkında daha fazla bilgi verir misiniz? Müşterilerimize sunduğumuz hizmeti, markamızın hedeflerine uygun şekilde şekillendiriyor ve bu doğrultuda hareket ediyoruz. Hizmet verdiğimiz kurumlara ve çalışanlara her gün en iyi yemek deneyimini vermek için çalışıyoruz. Müşterilerimizin ihtiyaçlarına uygun markalarımızla ve projelerimizle sürekli bir gelişim sağlıyoruz. Müşterilerimizin ihtiyaçlarını, tercihlerini, günlük rutinlerini ve yeme alışkanlıklarını öğreniyor, bu içgörülerden yola çıkarak menülerimizi oluşturuyoruz. Müşterilerimiz için en önemli verimlilik unsurlarından biri, Sodexo ile yemekten temizliğe, teknik bakımdan resepsiyon ve bahçe bakımına kadar tüm hizmetlere tek bir tedarikçi ile ulaşabilmeleridir. Bu yaklaşım, müşterilerimizi ayrı ayrı sözleşme ve tedarikçi yöntemiyle zaman kaybetmekten kurtarıyor ve iş süreçlerini çok daha kolay ve etkin bir şekilde yönetmelerine olanak tanıyor. Yemek hizmetlerimizdeki kişiselleştirmeyi verdiğimiz tüm hizmetlere uyarlıyoruz. Atık yönetimi konusunda da liderliğimizi sürdürerek Waste Watch ve kompost makineleri gibi çözümlerle sürdürülebilirlik alanında sektöre yön veriyoruz. Müşterilerimizin çevre ve sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda projeler geliştiriyor ve uyguluyoruz. Enerji verimliliği, atık yönetimi, sürdürülebilir tedarik ağı ve benzeri konularda sektörün öncü çözümlerini sunuyoruz. Sodexo'nun gelecek yıllardaki büyüme hedefleri nelerdir? Sodexo olarak, önümüzdeki yıllardaki büyüme hedeflerimizi yerel uzmanlığımızı küresel vizyonumuzla birleştirerek şekillendiriyoruz. Müşterilerimizin ihtiyaçlarına daha iyi yanıt verebilmek için yenilikçi hizmetler geliştirirken, çalışan refahını artıran sağlık ve iyilik halli çözümlerine odaklanıyoruz. Bununla birlikte, karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik projeler ve sürdürülebilir tedarik zinciri uygulamalarıyla çevresel etkilerimizi en aza indirmeyi hedefliyoruz. Teknolojiyi ve dijitalleşmeyi iş süreçlerimize entegre ederek müşteri deneyimini iyileştirmek, yeni iş modelleri ve stratejik iş birlikleriyle hizmet kapasitemizi artırmak büyüme stratejimizin temel taşlarını oluşturuyor. Gelecek vizyonumuzla hem iş ortaklarımıza hem de topluma daha fazla değer katmaya kararlıyız.
  • CookForChange

    Sodexo ‘MasterChef’lerini Ödüllendirdi

    Dünyada 45 ülkede her gün 100 milyon insana dokunan Sodexo, sürdürülebilir gıda konusuna odaklanmış uluslararası yarışması Cook for Change ile üç finalist şefi ödüllendirdi. Paris’te gerçekleşen ödül töreninde 2024 Cook for Change Ödülü’ne ‘Karnabaharın her hali’ ile Adam Collison layık görüldü. Sunum ödülünü Fransız Sandrine Leriche, Gıda Atığı Optimizasyonu Ödülü’nü Polonyalı Michal Fabiszewski aldı. Sürdürülebilir gıdada lider olma hedefiyle şeflerini daha sağlıklı ve çevre dostu beslenmeye geçişi hızlandırma stratejisinin merkezine koyan Sodexo, dünyanın dört bir yanından şeflerinin yaratıcılığını vurgulayan Cook for Change yarışmasının üçüncüsünü gerçekleştirdi. Lezzeti, çevre sorumluluğuyla birleştiren ve orijinal bir menü yaratmanın amaçlandığı etkinlikte, bitki bazlı ve sürdürülebilir malzemelerle yapılan yarışıyor. Paris’te bir haftalık yoğun eğitim ve mutfak yarışmaları için 330 aday arasından sekiz finalist şef seçildi. Beş şeften oluşan prestijli jüri, finalistlerin imza yemeklerini ve bir gün önce bildirilen gizemli malzemelerin kullanılarak yapıldığı tatlıları değerlendirdi. Büyük ödülü “Karnabahar’ın her hali” aldı • 2024 Cook for Change Ödülü: Adam Collison (İngiltere ve İrlanda) “Karnabaharın her hali: Kavrulmuş, püre haline getirilmiş, marine edilmiş ve kızartılmış.” Şef, lezzetlerin uyumlu karışımı ve kusursuz mutfak tekniği sayesinde ödüllendirildi. • Sunum Ödülü: Sandrine Leriche (Fransa) “Karabuğday bisküvisi ve sevgi otu jeli ile kereviz rulosu.” Şef, görsel yaratıcılığı ve tabak sunumunun zarafetiyle jüriyi etkiledi. • Gıda Atığı Optimizasyonu Ödülü: Michał Fabiszewski (Polonya) “Ayçiçeği çekirdekli muzlu elmalı turta Szarlotka.” Tatlısı, düşük çevresel ayak izine sahip malzemeler kullanması ve her malzemenin kullanımını en üst düzeye çıkararak gıda atığını azaltma yaklaşımı sayesinde ödüllendirildi. Sodexo Yönetim Kurulu Başkanı Sophie Bellon şunları söyledi: “Cook for Change yarışmamız, gıdanın geleceğine dair vizyonumuzu bize kanıtlıyor: Sağlık, mutfak zevki ve gezegene saygıyı birleştiren bir sanat. Bugün yeteneklerini tutkuyla birleştiren ve gastronominin gücünü bizlere hatırlatan şeflerimiz ile gurur duyuyorum. Şeflerimizin bu yaklaşımı, tüketici davranışını değiştirme ve daha sürdürülebilir bir gıda geleceğini teşvik etme becerimizde önemli bir rol oynuyor. Michelin yıldızlı şef, Meilleur Ouvrier de France ve Cook for Change jürisinin başkanı Frédéric Anton: “Finalistlerimiz sürdürülebilir mutfağın hem lezzetli hem güzel hem de yenilikçi olabileceğini gösterdi. Onların tutkuları ve teknik ustalıkları, geleceğin şefleri için gerçek bir ilham kaynağı. Jüri olarak, mevsimlere ve bitki bazlı malzemelere saygı duyan, aynı zamanda yaratıcılıklarıyla bizi şaşırtan yeteneklere tanıklık edebildiğimiz için çok gururluyum. Sürdürülebilir mutfağın geleceği umut verici!”

    0 sonuçlar of 14